Altınay Teknoloji Grubu, Türkiye'nin yüksek teknoloji alanındaki küresel rekabet gücünü artırma vizyonuna katkı sağlayacak önemli bir yatırım için ilk adımı attı. İstanbul Tuzla Deri OSB’de temeli atılan Altınay Teknoloji Kampüsü, başta robot teknolojileri olmak üzere, hareket kontrol teknolojileri, alt bileşen sistemleri, çeşitli sanayi ve hizmet uygulamalarına yönelik yenilikçi çözümlerin geliştirileceği modern bir teknoloji üssü olarak tasarlandı.

Yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirilecek kampüs, 28.000 metrekarelik kapalı alanıyla, hem Ar-Ge hem de üretim altyapısını bir arada sunacak. Bu alanın 16.000 metrekaresi mühendislik ve Ar-Ge çalışmalarına, 12.000 metrekaresi ise üretim faaliyetlerine ayrıldı. Altınay Teknoloji Kampüsü, yüksek mühendislik kabiliyeti ve yerli sermaye gücünün birleşimiyle, hem yerel hem de uluslararası pazarlarda güçlü bir teknoloji oyuncusu olarak konumlanıyor.
Törende konuşan Altınay Teknoloji Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay, teknoloji geliştirme yolculuklarının üniversite kampüslerinden başladığını hatırlatarak şunları söyledi:
“1990’lı yıllarda hayalini kurduğumuz 5 milyon dolarlık yatırım, bugün 50 milyon dolarlık bir teknoloji kampüsüne dönüştü. Bu kampüs, yalnızca bir üretim alanı değil; Türkiye’nin teknoloji egemenliği yolculuğunun somut bir sembolüdür. Yüksek teknolojiyi yüksek ahlakla geliştirme anlayışımızla yolumuza devam ediyoruz.”
1991 yılında Türkiye’nin ilk Ar-Ge tabanlı robot şirketini kurduklarını hatırlatan Altınay, geliştirilen ilk altı eksenli sanayi robotunun ardından bu alandaki kararlılıklarını artırarak sürdürdüklerini vurguladı. Yeni kampüsle birlikte; endüstriyel robotlardan insansı robotlara, dört ve iki ayaklı robotlara kadar pek çok alanda yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi planlanıyor.
Kampüs, tam kapasiteyle faaliyete geçtiğinde toplam 1.500 kişilik bir istihdam oluşturacak. Böylece tesis, nitelikli iş gücüne dayalı üretim kültürünü destekleyecek bir yapıya kavuşacak.
Altınay Teknoloji Kampüsü, yalnızca Türkiye’nin iç ihtiyaçlarını karşılamayı değil, aynı zamanda uluslararası pazarlara rekabetçi ürünler sunmayı da hedefliyor. Kritik teknolojilere dayalı ürünlerin çeşitlendirilmesi ve seri üretimi için uygun altyapısıyla, Türkiye’nin ihracat kapasitesini artırırken; inovasyon odaklı yaklaşımıyla sanayiye dinamizm kazandıracak, teknolojik liderlik vizyonuna katkı sunacak.